13 research outputs found

    Bir Üniversite Hastanesi Psikiyatri Kliniğinde Yatırılarak Tedavi Gören Yaşlı Hastaların Tanı ve Tedavilerinin Değerlendirilmesi

    Get PDF
    Amaç: Ortalama yaşam süresinin uzaması ile ülkemizde psikiyatri kliniklerinde yatan geriatrik hastaların sayısının artması, tanılarının tespitini önemli hale getirmiştir. Geriatrik popülasyonda, psikiyatri servisinde yatarak tedavi gören hastaların tanı ve tedavilerine ilişkin bilgileri değerlendirmeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde 2010-2017 yılları arasında yatmış olan 60 yaş ve üzeri 73 hastanın sosyodemografik ve klinik özellikleri tıbbi kayıtlarla karşılaştırılmıştır. Bulgular: Hastaların ortalama yaşı 67.5±5.5 ve %56.9’u n:41 kadınlardan oluşmaktaydı. Tanıları gözden geçirildiğinde %38.9’u n:28 depresif dönem, %16.7’si, n:12 anksiyete bozukluğu, %11.1’i n:8 psikotik bozukluk, %15.3’ü n:11 bipolar bozukluk depresif n:3 ya da manik n:8 dönem nedeniyle tedavi edilmişti, %19.5 n:14 hastanın demans eş tanısı vardı.Hastaların psikiyatrik hastalıkların %19.4’ünde n:14 hipertansiyon HT ve Diyabetes Mellitus DM , %7.8’ine n:6 tiroid işlev bozukluğu eşlik etmekteydi. Hastaların büyük çoğunluğu %79.2 n:57 kısmi remisyonla taburcu edilmişti. Taburculuk tedavileri değerlendirildiğinde %38.9’u n:28 antipsikotik ve antidepresan kombinasyonu, %23.6’sının n:17 ise antidepresan monoterapisi ya da kombinasyonu ile taburcu edildiği saptandı.Sonuç: Depresyon ve anksiyete bozuklukları, ileri yaşlarda en sık görülen ruh sağlığı sorunlarından ikisidir ve araştırmamız bulguları da yazın ile uyumludur Ülkemizde geriatrik hasta grubunun tanımlanarak, tedavi politikalarının geliştirilmesi açısından büyük örneklemli izlem çalışmaları yapılması gerekmektedi

    Psychosocial Interventions in Emergency Periods of Disasters

    Get PDF
    Disasters of natural origin, man-made and technological disasters are one of the current issues that always exist in our lives. Disasters are frequently heard on the world agenda and their negative effects on society are discussed. Recently, the Covid-19 epidemic has been on the agenda of the whole world as a global disaster and its effects are still ongoing. The unexpected, sudden, uncontrollable nature of disasters and their threatening to our lives are accepted as a traumatic experience with the effect of psychological destruction. In addition to meeting the basic physical needs of people who have experienced the disaster and are trying to hold on to life after the disaster, psychosocial interventions also have an important place in terms of mental health services. The purpose of this review; It is to explain the psychosocial interventions that can be applied in the emergency periods of disasters and for people who have experienced the disaster

    The evaluation of neutrophil-lymphocyte ratio in patients with first episode psychosis

    No full text
    Introduction: There is a growing consensus in the literature that inflammation may play a role in the pathophysiology of schizophrenia. The blood neutrophil-lymphocyte ratio is a simple, inexpensive and reliable marker of inflammation. The aim of this study is to assess the relationship between first episode psychosis (FEP) and neutrophil–lymphocyte ratio (NLR) and to investigate if there is a relation between NLR and severity of disease.Methods: In this retrospective study we analyzed 58 FEP patients’ medical records from January 2011 to June 2014 who had been treated at our hospital. Hematologic parameters, Brief Psychiatric Rating Scale (BPRS) scores and demographic data of the patients were obtained from the medical records of 58 FEP patients. Hematologic parameters and NLR values of 58 patients with FEP compared to values of 37 healthy control group. Correlation between NLR and BPRS scores were calculated.Results: Mean NLR was significantly higher in patients compared to control group (2.22 ± 1.25 vs. 1.63 ± 0.38, p = 0.041). Neutrophil count was not different between patients and healthy control (4.03 ± 0.70 vs. 4.20 ± 1.48, p = 0.525), but lymphocyte count was significantly lower in patients (2.56 ± 0.55 vs. 2.19 ± 0.77, p = 0.013).  In the FEP patients, NLR was not significantly correlate with severity of disease (BPRS score) (n = 58; r = 0.060, p = 0.655).Conclusion: Our findings suggest that NLR levels are increased in physically healthy antipsychotic- naive first episode psychosis patients compared to physically and mentally healthy individuals

    Bariatrik Cerrahi Adayı Hastaların Psikiyatrik Açıdan Değerlendirilmesi

    No full text
    Amaç: Obezite dünyanın her yerinde yaygın olarak rastlanan, mortalite ve morbiditeyi arttıran ciddi bir halk sağlığı sorunudur. Bariatrik cerrahi ise son on yıl içerisinde giderek popüler hale gelen ve daha çok tercih edilmeye başlanan bir obezite tedavi yöntemidir. Bu çalışmanın amacı bariatrik cerrahi adayı olan obezite hastalarının psikiyatrik görüşme yapılarak ve psikometrik testler kullanılarak değerlendirilmesidir.Gereç ve Yöntem: Bariatrik cerrahinin psikiyatrik uygunluğunun değerlendirilmesi amacıyla tarafımıza danışılan 48 obezite hastası çalışmaya dahil edildi. Araştırmaya dahil edilen hastalara sosyodemografik veri formu, Beck Depresyon Ölçeği BDÖ , Beck Anksiyete Ölçeği BAÖ , Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği RBSÖ , Başa Çıkma Tutumları Değerlendirme Ölçeği COPE , Hollanda Yeme Tutumu Anketi DEBQ ve Barratt Dürtüsellik Ölçeği-11 Kısa Formu BIS-11 uygulandı.Bulgular: Çalışmaya dahil edilen hastaların 32’si %66.7 kadın ve 16’sı %33.3 erkeklerden oluşmaktadır. Bariatrik cerrahi adayı hastaların vücut kitle indeksi VKİ ortalaması 45.23±8.97 olarak bulundu, cinsiyetler arası VKİ ortalamalarında fark saptanmadı. BDÖ puanlarında cinsiyetler arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı, BAÖ puanları kadınlarda yüksek bulundu. COPE fonksiyonel olmayan başa çıkma alt grup puan ortalamalarının kadınlarda istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek olduğu saptandı. DEBQ, RBSÖ-benlik saygısı alt ölçek ve BIS-11 değerlendirmelerinde cinsiyetler arasında anlamlı fark saptanmadı. Hastalar obezite ve morbid obezite olmak üzere iki gruba ayrılıp BDÖ ve BAÖ puan ortalamaları karşılaştırıldığında obezite grubunda her iki ölçek puanlarının morbid obezite grubundan yüksek olduğu saptandı. Sonuç: Obezite ruhsal bileşenlerin olduğu multisistem bir bozukluktur. Obezitenin ruhsal bileşenlerini ve bunların cinsiyetler arası farklılıklarını dikkate almak hastanın gerek cerrahi gerekse cerrahi dışı yöntemlerle tedaviye uyumunu kolaylaştırmada ve yinelemelerin önlenmesinde önemli bir basamak olarak değerlendirilmelidi

    Oral Research Presentations

    No full text

    9th International Congress on Psychopharmacology & 5th International Symposium on Child and Adolescent Psychopharmacology

    No full text
    corecore